30 Aralık 2012 Pazar

Çözümlenememiş Bir Tarih Sorunu: Şeyh Bedreddin*

-Tayfun Atay-

hınzır bi kaleidoskop
-garip ama gariban değil 

hangi renkler benim hangi renkler ben'im

hangi şekiller hangi hızlar hangi dönüşümler 

hangi zıplamalar hangi düşüşler 

kendisiyle oynamayı seven
bi şey be tarih

biraz keyif biraz kan
e biraz üşütük filan(1)


Tarihin bize "geçmişin bilgisi"ni veya geçmiş olayların “hakikat”ini sunduğunu, bugünü anlamak için bir "hazine" olan geçmişin kapısını açtığını ve bu geçmişten gelecek için dersler çıkarmamızı sağladığını "iç huzuru" ile söyleyebileceğimiz güvenli günlerin çok uzağında olduğumuz kesin.(2) Her yeni kuşakta tarihin yeniden yazıldığı sıklıkla tekrar edilen bir ifadedir.(3) Bu kadar sıklıkla vurgulanmayan bir diğer önemli nokta ise, yine her yeni kuşakta tarihin "ne" olduğu üzerine soruların da yeniden ele alınıyor olmasıdır. Tarih geçmişi bugüne mi taşır, yoksa bugünden hareketle bir geçmiş mi kurar (yahut "kurgular")? Geçmişte ne olduğunu "doğru" olarak söyleme imkânımız ne ölçüde veya ne kadar vardır? Bununla bağlantılı olarak, tarih olgusal mı, yorumsal mıdır, bilim mi yoksa meslek ya da "zanaat" mıdır?.. Bu sorular şimdiye değin belki defalarca ele alınmış, farklı dönemler içerisinde bunlara tatminkâr sayılabilecek yanıtlar üretilmiştir; ancak söz konusu sorular yine de tamamıyla tüketilip aşılamamış olup bugün de geçerliliklerini sürdürmektedirler.(4)

Yapılabilecek bir başka tespit bu tartışmalara Türkiye tarihçiliğinden katkıların şimdiye değin hayli güdük ve yetersiz kaldığıdır.(5) Özellikle akademik tarihçiliğimizin "tarihin ne olduğu"nu tartışmak, tarihi ve tarihçiliği sorgulamak gibi bir eğilim ya da yönelime hâlâ sahip olmadığı, böylesi bir "sorunsal" üzerinde odaklanarak tarihi ele alan, "mektepli" olmayan tarih araştırıcısı-sosyal bilimcilere karşı da geleneksel kapalılığını sürdürdüğü ifade edilmektedir.(6) Oysaki bu tarihçilik ya da tarih yazımına yalnızca üstünkörü bir bakış bile Türkiye’de tarih çalışmalarının geçmişi aydınlatıp bugüne ışık tutmak ve yarını düzenlemek ("kurtarmak") gibi "hayırlı" amaçların çok uzağında, "bugün"ün kutuplaşmalarını, çatışmalarını ve kavgalarını adeta geçmişe teyellemeye yönelik olarak gerçekleştirildiğini düşündürebilecek ipuçlarını gözler önüne sermeye yetmektedir.

18 Temmuz 2012 Çarşamba

Günün Sözü

"Ölmezliğe ermek istiyorsan “ölmeden öl”. Dünyadan, Dünya zevklerinden ve dünya tutkusundan kurtulan, bunları içinde öldürerek ölen, ilksiz ve sonrasız varlığıyla diridir. Böyle bir diriliğe ölüm gelmez."
Şeyh Bedreddin

29 Haziran 2012 Cuma

Şeyh Bedreddin Sunumları Yazılı Hale Getiriliyor...

Değerli Arkadaşlarım,

Yaklaşık bir yılı aşkın süredir Şeyh Bedreddin ve Varidat sunumları gerçekleştirmekteyiz.

İlkini Elektrik Mühendisleri Odası Ankara Şube'de gerçekleştirdiğimiz etkinliğin ikincisi Bilim ve Gelecek Dergisi tarafından düzenlenen İzmir Karaburun'da Ütopyalar Toplantısında gerçekleştirilmişti.

Sonrasında Ankara Özgür Üniversitede, Özgür Tiyatro ile birlikte Nazım Hikmet'in Şeyh Bedreddin Destanı şiir dinletisi de eklenerek yapıldı. Böylece farklı bir boyuta taşındı sunumlarımız.. 
Sadece Bedreddin'in hayatı ve eseri Varidat'tan yola çıkarak yapılan sunum yavaş yavaş değişerek, gelişerek bütünlüklü bir program haline geldi.

Son etkinliğimizi İstanbul Halkevi'nde gerçekleştirdik.

19 Haziran 2012 Salı

Günün Sözü

"İnsanın ve yılanın tükürükleri kendileri için gerekli ve zararsız olup birbirleri için ağudur*."
Şeyh Bedreddin

*Ağı: Zehir. (Türk Dil Kurumu Genel Sözlük)

12 Haziran 2012 Salı

Şeyh Bedreddin ve Varidat


Kitap Adı:
Şeyh Bedreddin ve Varidat 

Yazarı:
Esat Korkmaz

Baskı Yılı:
2007

ISBN:
9758612390

Yayınevi:
Anahtar Kitaplar Yayıncılık

Dili:
Türkçe








Arka Kapak:

Tarih üzerine düşünmek, ölmüş-gitmiş olanlarımızı yeniden aramıza taşıma işidir. Bu yolla tarihe sahip çıkma girişimidir. Bunu sağlıklı yapamazsak ölmüş-gitmiş kimi alçakların "oyuncağı" olabiliriz; çünkü tarih, yalnızca dürüstlerin değil, alçakların da tarihidir, ortak tarihtir ya da tarih içinde tarihtir. Eksikliği yaşam "bağışlamaz", "boşluk" da tanımaz; ne olup ne bitiyor demeye fırsat bulamadan tarih "egemenin hizmeti"ne girer ya da bizler bu tarihin "hizmetçisi" oluruz. Böylesi bir son yakalandığında, "ölüler yaşayanları bir bir gömmeye" başlar. Yaşamın geleceğine egemen olmak istiyorsak "zamanı yutmak", kendimize egemen olmak istiyorsak "yutulan zamanı" gözlemek durumundayız.

Geçmiş olayların tarihsel özelliği, ancak "geleceğe" katkıları ortaya çıktığında tam olarak anlaşılabilir: Aradan altı yüz yıla yakın süre geçti, tam anlamıyla "gelecek zaman"da sayılırız; bilmek için "yeterli zaman" geçmiştir. Kaynaklar, boş bir evde duran "hayaletler" gibidir; tarihle sulanabilirse sulanıp canlandırılabilirse "hayalet" olmaktan çıkıp aramıza katılabilirler. Hayaletlerin aramıza katılması "geçmişimizle çiftleşmek" anlamına gelir ki "doğum" kaçınılmazdır.


6 Haziran 2012 Çarşamba

30 Mayıs 2012 Çarşamba

Şeyh Bedreddin ve Varidat Sunumu İstanbul'da Gerçekleştirildi

Memet Harun Özer

İstanbul Halkevi, etkinlikler dizisinin ikincisini 17 Aralık Cumartesi günü gerçekleştirdi.  

Şeyh Bedreddin ve Varidat” isimli etkinlik kapsamında Memet Harun Özer ve Ömürhan Soysal sunum gerçekletiştirdi. 

Şeyh Bedreddin’in hayatının ve Varidat’tan alıntılarla fikirlerinin anlatıldığı sunumların ardından Özgür Başkaya ve Özgür DoğanSimavna Kadısı Oğlu Şeyh Bedreddin” başlıklı bir şiir dinletisi gerçekleştirdi.