23 Mayıs 2012 Çarşamba

Şeyh Bedreddin'in Mezarı Ülkemize Neden 1924'te Getirildi?

Değerli Arkadaşlarım,

Takip edenlerin bildiği üzere uzun süredir Şeyh Bedreddin üzerine okumakta, araştırma yapmaktayım. Bu çalışmada çıkan sonuçları, yaptığımız sunumlar ile olabildiğince çok insana ulaştırmaya çalışıyoruz.

Yine bu çalışma sonucunda hazırladığım notları okunabilir hale getirmeye, elimden geldiğince okuyucuyu sıkmayacak şekilde derleyip toparlamaya çalışıyorum. Bunu başarır başarmaz sizler ile seyhbedreddin.com üzerinden paylaşacağım.

Tahmin edeceğiniz üzere hepsini hemen hazırlamama imkan yok. Yavaş yavaş süreç içerisinde kaleme aldıkça bir seri halinde "Şeyh Bedreddin, Varidat ve Diyalektik" başlığı altında yayınlayacağım.

Özellikle sunum esnasında ve sonrasında sorulan sorular çalışmanın kapsamını genişletiyor ve bizlere ciddi katkılar sunuyor. Sizler ile buradan bu sorulardan bir tanesini paylaşmak istiyorum.

Yaptığımız son sunum 27 Kasım 2011 tarihinde Özgür Üniversite'de gerçekleştirildi. Sunuma değerli hocamız Fikret Başkaya da dinleyici olarak katıldı. Sunum sonrasında Fikret Hoca özellikle bir noktaya değindi ve sordu:

"1924'te mezarının İstanbul'a getirilmesi bana çok ilginç geliyor. Bunu nasıl açıklıyorsunuz? O tarihte... Daha sonra Talat Paşa'nın mezarını getirmeleri anlaşılabilir de böyle bir adamın mezarının taşınmak, çok enteresan öyle değil mi? Nasıl açıklayabiliriz bunu rejimin o andaki özel durumuyla mı açıklayabiliriz?"

Daha önce dikkatimi çekmemişti bu ayrıntı ve kafa yormamıştım bu konuya. Bu duygularımı olduğu gibi tüm açık yürekliliğim ile paylaştım... Kendisine ve dinleyicilere "araştırıp, paylaşmak isterim" dedim... 

Sonrasında konuyu araştırıp kendimce görebildiklerimi kendisi ile paylaştım. Kendisine yazdığım ve onun da nezaket göstererek bana dönüş yaptığı yazışmayı sizler ile paylaşmak istiyorum. Konuya ilgi duyanlar için bilgilendirici olacağını düşünüyorum:

Yazdığım E-Posta:

Değerli hocam,
Bedreddin sunumu sonrasında sorduğunuz soru uzunca süre kafama takıldı.
Neden şu anki Yunanistan sınırları içerisinde kalan Serez'de asılmış Bedreddin, Türkiye'ye nakledilmişti?
Daha doğru şekilde soracak olursak "Neden Serez'de 500 yıl kaldıktan sonra 1924 yılında gerçekleşti bu nakil işlemi?", "Neden daha önce ya da daha sonra değil?"

Elimdeki yerli kaynaklarda çok fazla bilgi yoktu bu konu ile ilgili.
İlginç şekilde bu konuya Franz Babinger'in "Şeyh Bedreddin'in Serez'deki Türbesi" başlıklı makalesinde rastladım.

Bu makale Bedreddin'in torunu Hafız Halil'in kaleme aldığı "Simavna Kadısıoğlu Şeyh Bedreddin ve Manakıbı" adlı eserin başına İsmet Sungurbey tarafından çevrilerek eklenmiş.

Kısaca alıntılamak istiyorum:

"Türk ahalinin 1924'te "mübadele" yoluyla Serez'i, hem de gözyaşları içinde ter etmesinden hemen önce, bir takım Türkler, ihtimal ki dervişler, türbenin içini kazıp Şeyh'in kemiklerini güvenliğe almaya giriştiler. bunun için yöneticilerin onayını aldılar ve gerçekten belli bir derinlikte, söylendiğine göre 50-75 cm derinlikte, Bedreddin'in ölüsünün kalıntılarını önemsiz kemik parçacıkları biçiminde buldular.
...
Kemikler mezar toprağı ile birlikte madeni bir sandukaya konuldu ve söylendiğine göre İstanbul'a, Fatih Cami'ne götürüldü. Bu bilgileri bir Türk'te, Serez'de doğup yetişmiş bulunan Alemdarzade İsmail Bey de doğruladı." (Franz Babinger, Şeyh Bedreddin'in Serez'deki Türbesi, Yıl: 1928, Çeviren: İsmet Sungurbey, Simavna Kadısıoğlu Şeyh Bedreddin ve Manakıbı, sf: 48)

Değerli hocam,
Benim de kanaatim mübadele döneminde Bedreddin'in kemiklerinin dervişler tarafından ülkemize getirildiğidir. Yani olay bir hükümet politikası değildir. 1924 yılı için benim görebildiğim bunlar..

Ancak Bedreddin'in kemikleri Anadolu topraklarına döndükten sonra, belirli bir dönem Fatih Cami'nde sonrasında ise 20 yıl kadar Topkapı Sarayı Müzesi depolarında bir çinko kap içerisinde toprakla karışık olarak muhafaza edilmiştir.

Ta ki 1961 yılının son aylarında bugünkü mezarının olduğu Sultan II. Mahmud Türbesi Haziresi'ne defnedilene kadar...

Kanımca, ancak bu dönemde Bedreddin'in kemiklerinin müzede tozlu raflardan alınarak bir türbeye aktarılması ile dönemin politik yapısı içerisinde bir bağ kurmak mümkündür.

Naçizane benim kanaatim bu süreçte 61 anayasası sonrası gelişmelerin etkin olduğu şeklindedir.

Sizin yaklaşımınız benim için son derece önemlidir. Siz de görüşlerinizi benimle paylaşabilirseniz müteşekkir kalırım.

Her zaman DostçaKalın...
harun


Fikret Hocanın Cevabı:

Sevgili Harun dostumuz

Bu nâzik notun için sana teşekkür ediyorum. Bu konuda benim özel bir çalışma yapmışlığım yok. Senin değerlendirmen doğrusu bana da mantıklı ve tutarlı geliyor. Mübadelede dervişlerin şeyhlerinin mezarını taşımaları mantıklı. Bu da mezarın taşınmasında devleten ve politikanın bir dahli olmaması demektir ve önemli olan mezarın taşınmasıdır. Dolayısıyla 1961'de Sultan II. Mahmut Türbesi Haziresine defni o kadar önemli değildir... En içten dostluk, kardeşlik ve başarı dileklerimle...

F.B.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder